Çürüksüz Dişlerin Formülü

Dengeli beslenme çocuğunuzun genel vücut gelişimini etkilediği gibi onun diş ve dişeti gelişiminde de çok önemli rol oynamaktadır.

Dengeli beslenme çocuğunuzun genel vücut gelişimini etkilediği gibi onun diş ve dişeti gelişiminde de çok önemli rol oynamaktadır. Anne ve babaları çocukların diş sağlığı konusunda uyaran Diş Hekimi Çağdaş Kışlaoğlu çürüksüz ve sağlıklı dişler için beslenme çantasının önemine dikkati çekti.

Çocukların okula, genel beslenmenin yanısıra diş sağlığı açısından da uygun özelliklerde besinlerle hazırlanan bir beslenme çantasıyla gönderilmesi gerektiğini ifade eden Kışlaoğlu, beslenme çantası hazırlarken dikkat edilmesi gerekenleri açıkladı.

Nişasta ve şeker içeren yiyeceklere dikkat edilmeli;

Çocuğunuzun diş gelişiminin tam olması ve dişlerinin sağlıklı bir dişeti tarafından çevrelenmesi için doğru bir beslenme programına ihtiyacı vardır. Karbonhidrat ağırlıklı beslenme düzenine sahip bir çocuk, diş çürüklerinin oluşumu açısından risk altındadır. Özellikle nişasta veya şeker içeren, ayrıca yapışkan olan gıdalar çok fazla tehlike içerirler. Çünkü nişasta veya şeker içeren yapışkan yiyecekler dişler üzerine yapışarak uzun süre orada kalabilirler. Bu da diş çürükleri açısından oldukça elverişli bir ortam yaratır. Bu nedenle alışveriş yaparken şeker ve nişasta içeren gıdalarda daha seçici davranınız ve bu gıdaların tüketimini en aza indirmeye çalışınız.

Vitaminler, kalsiyum, fosfor ve florür önemli;

Güçlü, çürüğe karşı dirençli dişlerin oluşumu için, tüm vitamin çeşitleri beslenmede yer almalıdır. Ayrıca çocuğunuzun beslenmesi çok miktarda kalsiyum, fosfor ve uygun seviyelerde florür içermelidir. Bu nedenle beslenme çantasında sıkça bulunması gereken gıdaların başında süt ve süt ürünleri gelmektedir. Sütlerin kutuları açılmadığı müddetçe oda sıcaklığında da güvenle saklanabilir. Sütün yanısıra yoğurt ve ayran da sağlıklı seçimler olacaktır. Ayrıca sebze ve meyvelerin çocuğunuzun vitamin ihtiyacını karşılaması için mutlaka beslenme çantasında yer alması gerektiğini vurgulayan Kışlaoğlu sandviçin içine domates, salatalık veya tatlı yeşil biber dilimleri eklemenin ya da patatesli börek yerine sebzeli böreği tercih etmenin çocuklar için daha uygun olacağını belirtti. Kışlaoğlu “Bunların dışında beslenme çantasında mutlaka her gün bir meyve bulunmalıdır. Yemekten sonra meyve tüketemeyecekse bile, teneffüs aralarında açlık hissettiğinde açlığını dindirmenin en sağlıklı yolu meyve tüketimidir. Meyve ve sebzelerin doğrandıktan sonra bekletilmesi vitamin kayıplarına yol açtığından dolayı, beslenme çantalarına konulacak sebze ve meyvelerin mümkün olduğunca tek parça olarak konulması daha uygundur.

Abur cuburlar dişlerin en büyük düşmanı;

Florür, çocuğunuzun diş çürüğüne karşı en büyük koruyucusu iken, sık sık abur cubur yenilmesi ise en büyük düşmanı olabilir. Kurabiyeler, şekerlemeler, kurutulmuş meyve, asitli içecekler, tuzlu krakerler ile patates cipsleri gibi birçok gıda ve çerezde bulunan şeker ve nişasta, dişlerdeki plak ile birleşir ve asit oluştururlar. Bu asitler, diş minesine saldırarak, çürüklere neden olabilirler. Bu nedenle bu yiyeceklere çok dikkat edilmeli ayrıca çocuğunuzun diş hekimi tarafından düzenli olarak kontrollerinin yapılması da ihmal edilmemelidir.

Çürük oluşumu engellemek için başka neler yapılabilir?

Çürüğü tamamen engelleyebilecek bir aşı ya da ilaç henüz geliştirilemedi, ancak çürük sayısını azaltmaya yönelik malzemeler günümüzde kullanılmaktadır.

Fissür örtücüler: Azı dişlerinin çiğnemeye yüzeyinde fissür denilen küçük çukurcuklar vardır. Fissür örtücü malzemeyle çukurcukların üzeri kapatılıp; o bölgeye mikrop, yemek artığı vs. nin sızması engellenerek çürüğün başlaması önlenir. Bu işlem 6 yaşından itibaren kalıcı azı ve küçük azı dişlerine uygulanabilir.

Fluor uygulaması: Çürüğü engellemenin başka bir yolu da çürüğe karşı direnci arttırmaktır. Dişlere yüzeysel fluor uygulanması suretiyle bu direnç kazandırılır.

Diş fırçalama: Anne ve babalardan en sıklıkla duyduğumuz yakınma çocuklarının diş fırçalamadığıdır. Çocukların ileriki yaşlarda bu alışkanlığı sürdürmesinin en kolay ve etkili yöntemi erken yaşlarda diş fırçalamaya başlanmasıdır. Bu nedenle okulda yemekten sonra dişlerini fırçalaması için uygun bir fırça ve macun çantasına konulmalı ve önemi anlatılmalıdır.

KADİNCA

Hazır gıdada kanser tehlikesi var

AB’ye üye ülkelerde yapılan bir araştırma şok sonuçlar ortaya koydu.

Bebek maması, ekmek, kahve ve patates cipsi gibi gıdalarda bağırsak, mesane, böbrek kanseri ve iktidarsızlığa yol açan kimyasal maddeler bulundu.
Avrupa Birliği’ne üye ülkelerde yapılan gıda araştırmasında, işlenmiş ve hazır gıdalarda kansere neden olan kimyasal maddeler bulundu. Bağırsak, mesane ve böbrek kanserinin yanısıra iktidarsızlığa sebebiyet veren akrilamid maddesine, bebek maması, ekmek, kahve ve patates cipsi gibi gıdalarda rastlandığı açıklandı.
Taze ürünler tüketilmeli
23 ülkede satılan 22 farklı gıdayı inceleyen bilim adamları 2007 ile 2009 arasında kullanılan kimyasal maddelerde azalma olmadığını belirtirken “Tüketici, mümkün olduğu kadar taze ürünler satın almalı” açıklamasında bulundu. Akrilamid maddesinin gıdaya nasıl ulaştığını henüz tespit edemediklerini söyleyen Avrupalı bilim adamları, pişirme ve kimyasal süreç sırasında kimyasalların gıdaya nüfuz etmiş olma ihtimali üzerinde duruyor.
İşlenmiş gıdadan uzak durun
Raporda üreticilere, kullanılan kimyasal oranında sınırlama getirilmesi istenirken, raporun yayınlanmasının ardından Dünya Sağlık Örgütü, “Şu an elimizde hangi gıdaların zararlı olduğunu açıklayacak kadar veri yok” açıklamasında bulundu. Raporda, işlenmiş ve yağlı gıdaların tüketiminin azaltılması istendi.
VATAN

Alzheimer aşısı geliyor

Unutmayın, 2015 yılından önce Alzheimer tedavisinde çok önemli bir adım atılmış olacak…

Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Türker Şahiner, “Alzheimer aşısı adına yapılan çalışmalar yolunda giderse, 2015 yılından önce Alzheimer tedavisinde çok önemli bir adım atılmış olacak” dedi.

Şahiner yaptığı yazılı açıklamada, unutma halleriyle başlayan ve gittikçe daha ağır bir şekilde seyreden Alzheimer hastalığına yakalanan hasta sayısının, son yıllarda arttığını söyledi ve Türkiye’de hala 500 bin Alzheimer’lı hasta olduğunu ifade etti. Alzheimer’a karşı son yıllarda geliştirilen bir aşının, tedavide başarılı sonuçlar almada ilk adımları oluşturduğunu ifade eden Anadolu Sağlık Merkezi’nden Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Türker Şahiner, “2008 Dünya Alzheimer Kongresi’nde aşının yan etki yapmadan beyinden hatalı proteini temizlediğine dair ilk sonuçları bilimsel dünyaya sunuldu. Ancak bu proteinin temizlenmesi ile hastalığın bulgularının nasıl değiştiği konusu, için bir süre daha beklemek gerekiyor ve yeni araştırmalara gereksinim var. Eğer her şey yolunda giderse 2015 yılından önce Alzheimer tedavisinde çok önemli bir adım atılmış olacak” dedi.
“TÜRKİYE’DE 2050’DE 3 MİLYON ALZHEİMER HASTASI BEKLENİYOR”
Tüm dünyada ortalama insan ömrünün uzamasıyla, Alzheimer tanısının da göreceli olarak daha fazla koyulduğunu ifade eden Şahiner, Türkiye’de bugün 500 bin civarında hasta var ve bu hastalardan 100 bin kadarı ilaç tedavisi görüyor. Yaşlı nüfusun artması ile birlikte bu sayının 2050 yılında 3 milyon civarına ulaşmasının beklendiğini kaydetti.

Şahiner, “ABD’de ise 2050 yılında 20 milyon Alzheimer hastası olacağı varsayılırken, bugün, ABD Alzheimer hastalarının bakım masrafları için 100 milyar USD harcıyor, gelecekteki maliyeti hesaplamak oldukça güç” dedi.

Bakanlıktan ‘Altın Çilek’ açıklaması

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’ndan son gündemde gündemde olan ‘Altın Çilek’le ilgili kritik bir açıklama geldi!..

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, basın yayın organlarında ve internette “mucize bitki” olarak tanıtılan “altın çileğe” sadece ’meyve’ olarak tüketimine izin verildiğini, ’takviye edici gıda’ olarak üretim izni düzenlenmediğini bildirdi.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığından konu ile ilgili yapılan yazılı açıklamada, internet üzerinden vatandaşı yanlış yönlendirebilecek içeriğe sahip reklamlar konusunda bakanlık ekiplerinin seri bir şekilde müdahil olduğu belirtilirken, bu çerçevede; 2009 ve 2010 yıllarında 268 internet sitesi için Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunulduğu kaydedildi. İlgili mevzuatta, “Özel beslenme amaçlı gıdalar dahil herhangi bir gıda maddesinin etiketinde, o gıda maddesinin hastalıkları önleme, iyileştirme ve tedavi etme özelliği olduğunu bildiren veya ima eden ifadeler yer alamaz. Bu hususlar gıda maddesinin tanıtımı ve reklamı için de geçerlidir” ifadesi yer aldığına işaret edilen açıklamada, bu kapsamda, “zayıflama amaçlı veya yardımcı tedavi amaçlı” ürünlere bakanlık tarafından üretim izni verilmesinin söz konusu olmadığı vurgulandı.
SADECE TÜRK GIDA KODEKSİNE UYGUN ÜRÜNLERE İZİN VERİLİYOR
Kanun kapsamında bakanlık tarafından üretim izni verilmiş takviye edici gıdaların adları, üretim izin tarih ve sayıları ile üretici firmalara ait bilgilerin, bakanlığın “http://www.kkgm.gov.tr” adresinde ilan edildiği hatırlatılan açıklamada, ayrıca, Alo Gıda 174 hattına başvurular doğrultusunda ilgili firmalar ve bu firmaların ürettikleri ürünler hakkında kamuoyuna bilgi verildiği belirtildi. Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu gereği, takviye edici gıdaların üretim, ithalat, ihracat ve kontrolüne ilişkin usul ve esasların bakanlık tarafından belirlendiğine işaret edilen açıklamada, şöyle devam edildi:
“Bu çerçevede; takviye edici gıdalar, bitkisel çay, bitkisel karışımlar, bitkisel karışımlı macun vb. gıdalar için ilgili mevzuat hükümlerine uymak kaydı ile Bitki Danışma Kurulu’nca oluşturulan bitki listesi dikkate alınarak Türk Gıda Kodeksi’ne uygun şekilde üretim yapabilmektedirler. Bitki Danışma Kurulu’nun aldığı karara göre, sadece ’meyve’ olarak tüketimine izin verilen bahse konu bitkiye (altın çilek) ise takviye edici gıda olarak üretim izni düzenlenmemiştir. Adı geçen ürünün üretildiği ve satışa sunulduğu işyerleri ile ilgili gerekli kontrol ve denetimleri yapmak üzere il tarım müdürlüklerimiz harekete geçmiştir. Yapılan tanıtım ve reklamlar ile ilgili de Sanayi ve Ticaret Bakanlığına başvuru yapılmıştır.
Özellikle internet üzerinden vatandaşı yanlış yönlendirebilecek içeriğe sahip reklamlar konusunda Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, ekipleri aracılığıyla seri bir şekilde müdahil olmaktadır. Bu çerçevede; sadece 2009 ve 2010 yıllarında 268 internet sitesi için bakanlığımızca Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunulmuştur. Ayrıca Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile koordineli olarak sorumlular hakkında diğer yasal işlemler de gerçekleştirilmektedir.”
AKŞAM

Guatr ameliyatsız tedavi edilecek

Özellikle Karadeniz Bölgesi’nde yaygın olarak görülen nodüler guatr, ameliyata gerek duyulmadan “alkol”le tedavi edilebiliyor.

Tiroid bezinin içinde nohut, ceviz hatta portakal büyüklüğünde olabilen anormal doku büyümeleri olarak kendini gösteren nodüller, özellikle Karadeniz Bölgesi’nde her 100 kişiden 33’ünde görülüyor. Kadınlarda daha sık rastlanan tiroid nodülleri, yaygın olarak ameliyatla tedavi edilse de alkolle tedavisi sayesinde artık bıçak altına yatmaya gerek kalmıyor.
Sema Hastanesi Radyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ömer Etlik, tiroid nodüllerinin iyi ve kötü huylu olmak üzere ikiye ayrıldığını belirterek, “Bunlardan kötü huylu (kanser) olanların tedavisi cerrahi iken iyi huylu nodüllerden bir kısmı hormon salgılayarak tiroid hormon seviyelerine etki etmekte ve hastalarda şikayete yol açmaktadır. Biyopsi sonrası iyi huylu olduğu tespit edilen ve hormon salınımı yapan sıcak nodüllere yönelik bir kaç tedavi alternatifi bulunmaktadır” dedi.
Hormon salınımı yapan tiroid nodüllerinde klinik normal olabildiği gibi çarpıntı, terleme, sıcağa tahammülsüzlük, hareketlilik, kilo alamama, uykusuzluk gibi şikayetlerin ortaya çıkabileceğini ifade eden Doç. Dr. Etlik, “Sıcak nodül olarak isimlendirilen bu nodüllere hormon baskılama tedavisi, radyoiyot tedavisi ve cerrahi uygulanabilmektedir. Ancak bu tedavi yöntemlerinin herbirinin kendine ait dezavantajları ve komplikasyonları bulunmaktadır.
Ameliyat sırasında komşu paratroid bezinin çıkarılması, ses tellerine zarar verilebilmesi, tiroid bezi fonsiyonlarında azalma gibi. Tiroid nodüllerinin alkol ile tedavisi ise 16 yıldır başta Amerika birleşik devletleri ve İtalya, ülkemizde ise bazı üniversite Tıp fakülte hastanelerinde uygulanmaktadır. Yöntem ile ultrasonografi eşliğinde sıcak nodülün içine yüksek yoğunluklu alkol enjekte edilerek nodülün etkisiz hale getirilmesi amaçlanmaktadır. Nodülün büyüklüğüne göre değişmekle beraber 4 ila 8 seans arasında değişen sayılarda alkol enjeksiyonu yapılarak tedavi tamamlanmaktadır. İşleme ait önemli bir komplikasyon bulunmamakta ve başarı şansı yüzde 86 olarak bildirilmektedir” diye konuştu.
İHLAS HABER AJANSI